Bana neden yazıyorsun diyorsunuz. Yazmak sözünüz kesilmeden yapabileceğiniz tek konuşmadır.
Jules Renard

24 Eylül 2010 Cuma

Anadolu'nun Kayıp Şarkıları

Dün oğlumuzdan bir hediye aldık. Bir DVD: Anadolu'nun Kayıp Şarkıları isimli. 8 yılda tamamlanmış, bir kuyumcu sabrı ile işlenmiş Nezih Üner imzalı bir başyapıt.  Ayrıca bir sürü tutkulu ve heyecanlı insanın da katkısı büyük olmuş.

                                                                      ***
Akşam evde hemen izlemeye başladık. Rüya gibi bir yolculuğun çok heyecan verici hikayesi. Hem müzikal açıdan hem de görsel bir şölen olarak tek kelimeyle muhteşemdi. Ba-yıl-dık.

                                                                      ***
Eğer siz de büyük Anadolu kültürünü önemsiyorsanız, güzel türküleri dinlemeye hazırsanız, harika ve çok hoş insanlarla tanışmak, onlarla gülmek, şaşırmak, düşünmek istiyorsanız, en önemli zenginliğimiz olarak çeşitliliğimizi görüyorsanız ve nihayet sıkıcı siyaset tartışmalarından, aldatmacalardan, kandırmacalardan bıktıysanız bu DVD'yi hemen edinin ve izleyin diyorum.

                                                                       ***
İyi seyirler...

6 Eylül 2010 Pazartesi

Modayı hiç sevmiyorum.

Modayı hiç sevmiyorum. Nesini seveyim?

Tanımadığın birileri sana neyi sevip neyi sevmiyeceğini buyuruyor. Sen de ister beğen ister beğenme kuzu gibi bu birilerinin laflarını dinliyorsun. O kadarla kalsa iyi. Bir de uyguluyorsun.

                                                                    ***
- Sana güzel bir pembe şarap vereyim. Bol buzlu.
- Sağol ben şarabı buzlu sevmiyorum, yine her zamanki kırmızı şarabımı içeyim. Benim bildiğim sen de  kırmızı şarap severdin.
- Aaaa olur mu hiç. O geçen seneydi. Bu yaz artık pembe şarap içilecek. Moda öyle.
- ???

                                                                    ***

- Bu sene tatilde ne yapıyorsunuz? Yine Bodrum mu?
- Yok canım. Bu yaz artık Alaçatı.
- E sen Bodrum'a aşıktın. Ne oldu?
- Canım şimdi herkes Alaçatı'ya giderken benim Bodrum'da ne işim var. Bir bakayım hangi barlar, hangi kafeler var? Sonra kışın bunlar konuşulurken ben fransız kalırım.
- ???

                                                                      ***
- Dün çarşıya çıktım. Kendime iki tane tayt aldım. Biri siyah, biri bej.
- Ben tayt giyemiyorum, bacaklarım biraz kalın. Yakışmıyor.
- Ona bakarsan benim bacaklarım daha da kalın. Ama ölsem giyerim. Madem ki moda...
- ???


                                                                     ***
İki yıl sonra... Fotograflara bakarken...

- Şu hale bak. Kendimizi ne kılıklara sokmuşuz. Gözümüz kör müymüş ayol..
- ???

Mr. Mervyn Kirkead'i çok kıskandım

Malum memleketin durumu pek parlak değil. Ahali kabak karpuz (ne rengi güzel ne de kokusu) gibi ikiye bölünmüş. Ortada kalanların hali daha zor zira 'biiitaraaaf olan bertaraaaf olur'. (i'leri, a'ları uzatacaksın ki durmuş oturmuş, kültürlü biri gibi olasın. Mitingde seni dinleyen de yanında boş boş bakınanın böğrünü dürtüp 'bizimki yine kitap gibi laf etti' desin)

İşsizlik, pahalılık tavan yapmış. Zaten milletin anası ağlıyor, bir de abuk subuk bir referandum tartışması sürüyor.

                                                                      ***
Bireylerin durumu da pek parlak sayılmaz. Hava bunaltıcı sıcak, rutubet de % 90lara çıkınca durulmaz oluyor. Bu haldeyken bir de, trafikle boğuşarak, iki dakikalık yolu iki saatte kan ter içinde gitmek insanı iyice çileden çıkarıyor.

Bizim gibi yaşı kemale erenlerin hali daha da zor. Haliyle kireçlenmeler başlamış, insanın orası burası sızlıyor, Kalpçi onu diyor, dahiliyeci bunu. Derdini eşe dosta da anlatamazsın. Ya da anlatırsın da bedeli ağır olur. Bu sefer o da sana uzun uzun kendi derdini anlatmaya başlar.

                                                                      ***
Bu arada biz bütün bunları yaşarken 65 yaşındaki Mr. Mervyn Kirkead'in derdi de başka. Tutturmuş ben banyo küveti ile İrlanda'dan İskoçya'ya geçerim diye. Ve de 16 mili 8 saatte geçip bu işi başarmış. Böylece Mr. Kirkead'in bütün sıkıntıları da bir anda bitivermiş.

                                                                      ***
Şimdi haklı değil miyim Mr. Kirkead'i kıskanmakta? İtiraf edin siz de kıskandınız değil mi?